Cinsel İstek Bozukluğu

Kadında azalmış cinsel istek bozukluğu nedir?

Kadının cinsel fantezi kurma, cinsel istek duyma ve cinsel etkinliğe katılım göstermede belirgin yetersizlik ya da cinsel aktiviteye katılımının hiç olmamasıdır. Cinsellikle ilgili bütün eylemlerde belirgin edilgenlik, katılım göstermeme vardır.

Azalmış cinsel istek bozukluğunda; cinsellikten konuşmak, cinselliği akla getirecek bir davranış ya da sözel ifadede bulunmaktan kaçınılır.

Kadınların cinsel istek azlığında rol oynayan etkenler; fizyolojik, düşünsel, davranışsal, duygusal ve çevresel faktörler söz konusudur.

Kadınların cinsel kimlik gelişiminde çevrenin, toplumun, geleneklerin kadına yüklediği anlamlar, kadının bedenine yönelik atıflar, toplumun kadın cinselliğine yönelik yaklaşımları önemli rol oynar.

Kadınların cinsel bölgelerine yabancı kalmaları, evlilik öncesi cinsel deneyimin, mastürbasyonun onaylanmaması, cinsellik konusundaki bilgi yetersizliği önemli sorunlar yaratmaktadır. Pek çok kadın cinsel iştah ve yeterlilik konusunda kendini hemcinsleri ile kıyaslamakta ve çoğu kere cinsel isteğini fark edememektedir.

Kadınların cinsel istek sorunlarında; hatalı cinsel inanışlar, ayıp, günah, iğrenç, utanılacak bir eylem olarak algılama; kadının cinsellikten zevk almasını, kendini bırakmasını zorlaştırmaktadır. Suçluluk duyguları hisseden bir kadın cinselliğe olumlu yaklaşmayacak ve cinsel ilgi duymayacaktır. Kirlenme, pis olunduğu düşünceleri de kadınları cinsellikten uzaklaştırmaktadır. Ter, beden sıvıları, sperm, tükürük gibi salgılara karşı önyargı varsa, (titizlik, temizlik takıntısı olan kişiler vb) kadının cinsel isteği zayıf kalabilir.

Kadınların yaşı, adet döngüsü, menapoz, doğum ve lohusalık sonrasında olup olmadıkları da önemlidir. Hormonal düzensizlikler kadının cinsel isteğini azaltabilir. Adet döngüsü kadının cinsel isteğini etkiler. Keza zor bir doğum yapmış, kürtaj yaşamış, gebe kalma korkusu olan bir kadının da cinsel isteğinin zayıf olacağı söylenebilir.

Diğer önemli bir konu ise; cinsel uyarılma ile cinsel istek azlığının birbirine karıştırılmasıdır. Bazı kadınlar cinsel istek duymasa dahi, eşinin uyarması ile uyarılabilmektedir. Bazı kadınlarda ise; uyarılmada da sorun olabilir.

Cinsel istek sorunlarında çok önemli bir diğer nokta ise; çiftin aralarındaki ruhsal, duygusal, düşünsel bağ yani ilişkileridir. Çiftin uyumlu bir ilişki ve iletişime sahip olması durumunda cinsel istek azlığı daha az ortaya çıkabilmektedir.

Kadınlar evlilik ya da ilişkinin başında eşlerine, cinsel isteksizliklerini ifade edememekte, zamanla cinsel ilişki kaçınılması, uzak durulması gereken eziyet verici olarak yaşanmaktadır. Başlangıçtaki zayıf cinsel istek, giderek katı bir isteksizlik olarak çiftin ilişkisini bozmaktadır.

Kadının çocukluk ve ergenlik dönemlerinde başından geçen istismar, taciz, tecavüz gibi travmatik yaşantılar, kadının cinsel isteğini ortadan kaldırabilir. Cinsellik yaşansa dahi, kadının daha sonra yoğun suçluluk duyguları ile baş başa kalmasına yol açabilir. Evlilikteki cinsellik, geçmişte kalmış, unutulmuş cinsel travmaları tetiklemektedir. Kadının cinsel isteği olsa dahi zamanla o istek yok olmaktadır.

Kadınların fizyolojik olarak erkekler gibi hemen uyarılmaması, erkeğin kadını yeterince hazırlamaması da kadının cinsel isteğinin azalmasına yol açabilmektedir.

Kadın Cinsel isteksizlik sorunu ile başvuran çiftlerdeki bir diğer sorun; cinsel ilişki sıklığı konusundaki uyumsuzluktur. Kadın ve erkeğin birbirinden çok farklı cinsel isteğe sahip olmaları, zamanla cinsel istek azalmasını tetikleyebilmektedir.

Kadında azalmış cinsel istek bozukluğu için ne yapılabilir?

Azalmış cinsel istek, sadece kadının sorunu değildir. Çiftin birlikte terapi/danışmanlık için cinsel terapiste, cinsel danışmana başvurması gerekir. Ayrıntılı bir anamnez sonrası, çiftin ve kadının hikayesine göre terapi, cinsel danışmanlık süreci başlar.

Eğer ilişkiye dair iletişim çatışmaları, kişilik problemleri varsa; önce bir ilişki danışmanlığı gerekli olabilir. Kadın ve erkeğin probleme yaklaşımları farklı olabilir. Çiftin biri problem olarak algılarken diğeri aynı fikirde olmayabilir.

Kadının geçmiş yaşamında cinselliğe dair tetiklenmiş travmalar varsa; önce bu cinsel travmalarla çalışılması gerekebilir.

Zor bir doğum yaşanmış, doğum kanalında yırtılma, dikiş izi, vs, varsa; gerekirse bir kadın doğum uzmanına muayene de gerekli olabilir. Bu tür sorunlar kadında acı yaratacağı için de kaçınma ve isteksizlik olabilmektedir.

Kadının fizyolojik düzeyde hormonal bir sorununun olma olasılığı varsa; bu tür sorunların öncelikle giderilmesi gerekir.

Kadının ve erkeğin cinselliğe bakışları, beklentileri, uyumsuzluğun nerelerde ortaya çıktığı incelenir. Ortaya çıkan sorun alanlarına uygun bilişsel, ilişkisel, davranışsal müdahaleler uygulanabilir. Olası sorun kaynakları çözümlendiğinde cinsel danışmanlık ve terapi ile destek sağlanır.